Oligarşi Nedir? Oligarşi İle Yönetilen Ülkeler
Tarihin tozlu sayfalarında kaybolması gereken birçok yönetim şekli, günümüzde açık ya da örtülü bir şekilde varlığını sürdürmeye devam etmektedir. Bunlardan biri olan oligarşi, farklı nedenlerle bir takım imtiyazları elinde bulunduran bir grubun iktidarı elinde tutması anlamına gelir. Bu imtiyazların kaynağı, maddi güç ya asil kabul edilen bir soy olabilir. Oligarşi tek başına bir yönetim biçimi olarak benimsenebileceği gibi demokratik yönetim biçimleriyle de bir arada sürdürülebilir. Burada her zaman resmi bir sistem söz konusu olmayabilir. Günümüzde birçok ülkede resmi hükümetlerin arka planında söz sahibi olan kişilerin varlığından bahsedilmektedir. Bu durum her ne kadar ispatlanmasa da birçok insan tarafından doğru kabul edilmektedir. Yazımızda oligarşi nedir ve oligarşi ile yönetilen ülkeleri anlatacağız.
Oligarşinin Tarihi
Oligarşi nedir bunu anlayabilmek için öncelikle oligarşinin ilk izlerini, siyasetin ve çeşitli yönetim biçimlerinin temellerinin atıldığı Antik Yunan’da aramak mümkündür. Bu dönemde soylularında kendi arasında bir üstünlük yarışına girdiği görülür. Asil bir soydan gelenler, daha az bir servete sahip olan diğer soyluları dışlayarak yönetimde söz sahibi olmaktadır. Demokratik yönetim biçimlerinin M.Ö. beşinci yüzyılda ortaya çıkması bile oligarşinin yok olmasını sağlayamamıştır. O dönemde oligarşik yönetim tarzına sahip devletlerden biri Korint’dir. Yunan mitolojisine göre Zeus’un soyundan geldiği kabul edilen Corinthos tarafından kurulan Korint’te, milattan önce 7. Yüzyıl boyunca Bacchiad Dor klanı hüküm sürmüştür.
Oligarşinin Özellikleri
Oligarşik sistemde yer alan yöneticiler, oligark olarak adlandırılır. Tek bir grubun hüküm sürmesi, devletin sadece yönetim kademelerinde değil diğer kadrolarda da bu grubun söz sahibi olmasına neden olur. Bu sistemde halkın hiçbir etkinliği yoktur. Bu nedenle oligarşide üst kademelerde yer alan kişiler, çok sayıda ayrıcalıktan yararlanırken alt kademeler ciddi sorunlarla karşı karşıya kalabilir. Birçok filozof bu sistemin olumsuzluğu hakkında farklı görüşler ortaya atmıştır.
Aristoteles’in Oligarşi Yaklaşımı
Aristoteles, yönetim biçimleri arasında altılı bir sınıflandırma yapmıştır. Bunlar sırasıyla monarşi, aristokrasi, politika, tiranlık, oligarşi ve demokrasidir. Birbiriyle bağlantılı olarak ortaya çıkan bu yönetim biçimleri arasında üç tanesi olması gereken sistem olarak değerlendirilirken diğer üç tanesi ise onların doğru şekilde uygulanmamasından kaynaklanan bozulmuş sistemlerdir. Buna göre oligarşi, aristokrasinin yanlış yönetilmesi sonucu ortaya çıkmıştır. Yönetim gücünü elinde bulunduran oligarklar, zenginlerden meydana gelir. Bu sistemde zenginlik, siyasal haklara sahip olmanın yolu haline gelmiştir.
Platon’un Oligarşi Yaklaşımı
Platon da Aristo’ya benzer bir şekilde iyiler ve kötüler sıralaması yapar. En iyiden kötüye doğru giden bu sıralamada, oligarşi sondan bir önce gelir. Buna göre en sonda tiranlık yer alır. Platon’un Devlet adlı benzersiz eserinde oligarşi, azınlıklar tarafından yönetilen yasasız bir rejim olarak değerlendirilir.
Sokrates ve Oligarşi
Sokrates’i oligarşinin kurbanları arasında görmek çok da yanlış bir değerlendirme olmaz. Otuz Tiran’ın yönetimde hâkim olduğu döneme denk gelen Sokrates, yolsuzluk ve dinsizlik suçlamaları nedeniyle idama mahkûm edilmiştir. Otuz Tiran döneminde oldukça zorba bir yönetim uygulanmış ve sayısı 1500’ü geçen kişi idam cezasına çarptırılmıştır. Bu baskılara dayanamayan kişiler ise topraklarını terk etmek mecburiyetinde kalmıştır.
Oligarşinin Tunç Kanunu
Oligarşinin Tunç Kanunu, Alman sosyolog Rober Michels tarafından 1911 yılında ortaya atılmış bir teoridir. Bu teoriye göre örgüt yapısı her ne kadar modern ve büyük olsa bile oligarşik özellikler ortaya çıkar. Örneğin; bir siyasi partide uzun zamandır hizmet veren kişiler, bulundukları konumu korumak için kendi yerlerine gelecek olan kişileri de seçmek isterler. Bu sayede parti içi etkinlikleri dışarıdan da olsa devam eder.
Türkiye’de Oligarşi
Monarşik bir sistemle yönetilen Osmanlı Devletinde oligarşiden bahsetmek mümkün değildir. Monarşide tek kişinin egemenliği söz konusudur. Oligarşide ise yönetimde bir grup söz sahibidir. Cumhuriyetin ilanı ile beraber demokratik sisteme geçilmesi ile geçmişten günümüze ayrıcalıklı grupların yönetime dâhil olması hiçbir zaman söz konusu olmamıştır. Son yıllarda ise Türkiye’de bürokratik oligarşi tartışmaları gündemdedir.
Bürokratik Oligarşi
Bürokratik oligarşi, bürokraside görev alan devlet adamlarının halkın çıkarlarının önüne kendi çıkarlarını koymasını ifade eder. Bu ifadeye uygun şekilde hareket eden bürokratlar, kurumsallaşmanın ve yeniliklerin önünde bir engel olarak durur. Gelişime kapalı oldukları için reformların yapılmasını ve çağın dinamiğinin yakalanmasını geciktirir.
Oligarşi İle Yönetilen Ülkeler
Günümüzde oligarşi ile yönetilen ülkeler arasında yer alan Suriye, Suudi Arabistan, Küba, İran ve Irak gibi bazı ülkeler, oligarşik yönetim biçimine sahiptir. Çağa ayak uyduran bir oligarşi sistemi olarak Amerika da güzel bir örnektir. Çeşitli güç grupları ve elit kesimler, Amerika’nın yönetiminde doğrudan ya da dolaylı olarak söz sahibi olmayı başarmaktadır.
Suudi Arabistan
Oligarşi ile yönetilen ülkelerin ilk sırasında Suudi Arabistan bulunmaktadır. Kraliyet ailesi tarafından yönetilen Suudi Arabistan, oligarşinin hüküm sürdüğü ülkeler arasında yer alır. Yönetimde kralın yanı sıra Kral Abdülaziz Al-Suud’un torunları da söz sahibidir. Al-Suud’un 17 eşinden çok sayıda çocuğu bunlardan dünyaya gelen çok sayıda torunu bulunur. Bu sayede yönetim bu ailenin egemenliği altında yıllardır sürdürülür.
İran
İran’da yakın çevre, akraba ve din adamlarından oluşan farklı kişiler, devletin hem yönetici kademelerinde hem de diğer noktalarında söz sahibidir. Kendine özgü bir yönetim biçimi olan İran’da monarşinin, teokrasinin ve farklı yönetim biçimlerinin de izlerine rastlamak mümkündür.
Suriye
Oligarşinin tam olarak hissedildiği ülkelerden biri Suriye’dir. 1963 yılında darbe ile yönetime gelen Arap Sosyalist Baas Partisi, bir darbe ile Hafız Esad’ın liderliğine geçmiştir. 2000 yılına kadar iktidarda kalan Esad, 2000 yılında ölünce oğlu Beşer Esad iktidara gelmiştir. Esad ailesi Nusayirlere mensuptur. Ülkenin %10’luk bir kesimine tekabül eden Nusayriler, yıllardır yönetimde etkin olan gruptur. Baas rejimi, Suriye’nin çoğunluğunu meydana getiren Sunni Müslümanların çok ciddi sıkıntılar çekmesine ve ülkenin yıllardır bitmeyen bir savaşa sürüklenmesine neden olmuştur. Yönetim, 2011 yılında Arap Baharı ile başlayan siyasal hareketler sonrası yıllardır farklı gruplarla savaş halindedir. Bu süreçte yüzbinlerce insan hayatını kaybederken milyonlarca kişi de farklı ülkelere göç etmek zorunda kalmıştır.
Bir yönetim biçimi olan Oligarşi Nedir ve Oligarşi İle Yönetilen Ülkeler hakkında bilgiler verdik.