Kış geldi: Nasıl ısınacağız?
Havaların soğuması ile birlikte kışseverler mutlu olsa da tarafını daima yazdan yana kullananlar bu durumdan pek de mutlu değil. Kaldı ki en sevdiğiniz mevsim ister yaz olsun ister kış; sıcaklığın düştüğü şu günlerde hepimizi ortak paydada buluşturan olgu ise keyfimiz bozulmadan ısınabilmek oluyor. “Isınmak” kimileri için bir sorun kimleri için de gündelik yaşamın olağan getirileri arasında elbette. Yaşadığımız şehrin iklim şartlarından oturduğumuz evin izolasyonuna kadar çeşitli faktörlerden etkilenen ısınabilme eylemi, gelişen ve değişen teknoloji ile hayatlarımıza birçok farklı ısınma türünü de beraberinde getirdi.
Sobalı evlerden kalorifer konforuna ulaşanlardan, şömineyi görsel bir şölen için kullananlara kadar pek çok kişi; dünya var olmaya devam ettikçe en ergonomik ısınma yollarını aramaya da devam edecektir. Bunun yanı sıra ısınmaya çalıştığımız yerler yaşam alanlarımız olan evlerle sınır kalmıyor tabi ki. Küreselleşen modern çağ ile beraber gittikçe büyüyen iş yerleri, okullar, kurslar derken içerisinde hayatımızı idame ettirmeye çalıştığımız her yer temel gereksinimiz olan ısınma ihtiyacını zorunlu kılıyor. Ekonomik etkenler ise temel ihtiyacımız olan ısınmanın, hayatlarımızdaki en belirleyici faktörü olarak başı çekmekte. Bu noktada somut bir öge olan maddiyat levelini aştıktan sonra, konforu da rahatlıkla düşünmeye başlayabiliyoruz.
Isınmak konforlu bir eylem mi?
Bireylerin fiziki koşulları; “hayat şartlarının zorunlu kıldıkları” ve “tercihlere göre değişkenlik gösterenler” olmak üzere iki noktada şekillenir. İnsan doğasının bir gereği olarak temel ihtiyaçların yaşamın merkezinde yer alması ise beraberinde konforun da bir ihtiyaç olduğunu bizlere sık sık hatırlatmaktadır. Gündelik yaşamın telaşı içinde her ne kadar rahatımızı ikinci plana atsak da uzun vadede söz konusu durumun negatif etkilerini görmemiz bir o kadar olası. İlkokuldan bu yana bizlere bir şablon misali derslerde de öğretilen temel ihtiyaçların; beslenme, ısınma, barınma olarak aktarıldığını hatırlarsınız. Peki “ısınma” bu denli hayati bir gereksinim iken aynı zamanda konforlu bir eylem mi?
Barınma alanlarımızda yer verdiğimiz ısıtıcı ve türevleri hayatımızın demirbaşları arasında yerini alsa da tercih edilen ısınma yönteminin iş kolaylaştırıcı olup olmadığı oldukça önemlidir. Aslına bakarsanız “konfor” kavramı kendi bünyesinde kişiden kişiye görece farklı anlamlar ifade eder. Kimi insanlar kaloriferli evlerde bulurken rahatlığı, kimilerinin sobalı yerlerde bulmasına şaşırmamalı… Isınmak konforlu bir eylem mi? Sorusuna vereceğimiz cevap bu bağlamda, subjektif ve değişken olacaktır. Ancak unutulmamalıdır ki temel bir gereksinim olan üşümeme ihtiyacının temelinde, konfora ulaşma çabası ve beraberinde gelen insanca yaşama arzusu yatar.
Mekan tipine göre ısınma seçenekleri
Yaşamımızı devam ettirdiğimiz her alanın kendine has farklı fiziksel koşulları bulunuyor. Söz konusu yerleri ne ile ısıttığımız, hangi araçlardan destek aldığımız ise mekanın tipine göre şekilleniyor. Bir fabrika, işletme ya da çekirdek aileniz ile yaşadığınız bir apartman dairesi… Elbette aynı yöntemler ile ısınmayacaktır. Bazı mekanlar için portatif bir ısıtıcı yeterli iken bazı alanlara devasa ısıtma sistemleri gerekebilir. Sağlıklı bir ısınma deneyimi elde edebilmek için mekan türüne göre ısınma seçeneklerini inceleyelim:
Merkezi ısıtma sistemleri: Apartman dairesi, iş yeri gibi toplu yaşam alanlarında tercih edilen merkezi ısıtma sistemi; iklim koşulu olarak da sert ve soğuk havaya sahip bölgelerde kullanılır. Sistemin çalışma prensibini isminde de barındıran bu ısınma modelinde, merkezi bir kazan aracılığı ile ısı transferi sağlanarak gerekli işlem gerçekleştirilir. Yerden ısıtma adını verdiğimiz modeli de bulunan merkezi ısıtma, ısı kaybını en aza indirmesi ve yararlanan kişilerce fiili güç gerektirmemesi bakımından en çok tercih edilen ısınma türleri arasında yer alır.
Bireysel ısıtma sistemleri: Ortam sıcaklığının kontrolünü bireye bırakan bireysel ısıtma sistemlerinde, ana ısıtıcı cihaz olarak dairelere yerleştirilen bir kombi kullanılır. Alan içerisine döşenen borular yardımıyla ısınma işlemi gerçekleştirilirken, sıcak su ihtiyacı da karşılanmış olur. Birçok iklim koşulu ile uyum sağlayan bu ısınma modelinin kullananlara denetim imkânı vermesi ve yakıt tasarrufu sağlaması tercih edilme nedenleri arasında gelir. Daha çok ev ve kişisel ofis gibi yerlerde başvurulduğunu söylemek mümkündür.
Dış mekan ısıtma sistemleri: Açık hava ısıtıcıları olarak da bilinen dış mekan ısıtma sistemleri, soğuk havalarda ısınma konforu sunması için tercih edilen bir yöntemdir. En çok karşılaştığımız uygulama yerleri olan cafe, restorant, spor salonu, sinema gibi toplu aktivite alanlarının açık bölümleri ufo ısıtıcı çeşitleri ile ihtiyaç duyulan ısınmayı istenilen oranda yerine getirir. Elektrikle çalışan söz konusu ısıtıcı modellerine ek olarak doğalgaz, LPG ile çalışan sıcak hava üreteçleri ile kızılötesi ışınlar yardımıyla ısıtma işlemini gerçekleştiren radyant ısıtıcılar da dış mekanların ısıtılması noktasında yararlanılan ısıtma sistemleri arasındadır.
Endüstriyel ısıtma sistemleri: Büyük çapta endüstriyel üretim yapılan fabrika gibi alanlarda kullanılan endüstriyel ısıtma sistemlerinde temel amaç düşük enerji tüketimi ile maksimum verimi elde edebilmek üzerinedir. Bahsi geçen alanların geniş ve ısıtması zor mekanlar olması, verimli bir ısınma modelini zorunlu kılmaktadır. Bu nedenden dolayı hava perdeleri, kontrol panoları, sulu radyant paneller, gaz yakıtlı termo konvektörler gibi zor ısıtılan yerlerde yüksek performanslı çalışma stiline sahip ısıtma cihazları tercih edilir. Üretimin verimli şekilde gerçekleşmesine olanak tanırken enerji tüketimi noktasında da destekleyicidirler.
Kışın ideal ortam sıcaklığı nasıl olmalıdır?
Halk arasında “soğuk hava hasta eder” inancı oldukça yaygın. Olması gerekenin üzerinde bir soğuğa maruz kalmak elbette hasta olmaya davetiye çıkarır ancak uygun olmayan yüksek ortam sıcaklığı da insanlara bir o kadar zarar veriyor. Kış aylarının gelmesi ile birlikte düşen sıcaklıklar, evlerimizde ve iş yerlerinde oda ısısının sağlık normlarının altında seyretmesine yol açmakta. Buna bağlı olarak sanılanın aksine soğuk yüzünden değil ideal olmayan oda sıcaklığı yüzünden hasta olunabiliyor. Bulunduğunuz ortamın hava kalitesini doğrudan etkileyen ortam sıcaklığının, olması gereken ideal seviyelerini inceleyelim:
- Salon ve oturma odası gibi evin diğer bölümlerine oranla görece büyük olan yerlerde, olması gereken ideal sıcaklık seviyesi Dünya Sağlık Örgütü tarafından 21 derece olarak belirlenmiştir.
- Günün ortalama 7-8 saatini uykuda geçirdiğimiz yatak odalarında uygulanması tavsiye edilen oda sıcaklıklığı 16-19 derece arasındadır. Söz konusu ısı aralığını dikkate almak sağlıklı bir uykuya da zemin hazırlayacaktır.
- Bebeklerin ihtiyaç duyduğu ortam ısısı ile yetişkinlerinki aynı değildir. Bu nedenle bebek odalarının 22-23 derece bandında olması uzmanlarca önerilir. Ek olarak odadaki nemin %50 oranında muhafaza edilmesi gerekmektedir.
- Banyolar soğuk kış aylarının en soğuk bölümleridir. Kolay ısınıp kolay soğuyabilen ve nem oranının oldukça yüksek olduğu bu alanlarda tavsiye edilen ideal sıcaklık ise ortalama 20 derecedir.
Değindiğimiz ortalama sıcaklık değerleri; uzmanlarca tavsiye edilen, kaliteli bir hava sahasına sahip olabilmek için dikkate alınması gereken konulardır. Bulunduğunuz ortamın ideal ısıda olmasını sağlamanız, enerji tüketimini düşürmede de ayrıca etkilidir. Elektrik tüketiminde bütçe dostu kumtel ısıtıcı modellerini tercih ederek ev ve işyerlerinizi en ideal sıcaklığa getirebilirsiniz. Unutmayınız ki “soğuk değil, yanlış uygulanan ortam sıcaklığı” hastalığa davetiye çıkarır.